Aynı Yıldızın Altında Eleştiri

 
   Ana karakterimiz Hazel Grace’in ölüm hakkında birkaç dramatik sözle kitap başlıyor. Hazel, bir kanser hastası. Hayatını çoğunluk evde geçiren, az konuşan ve sürekli kitap okuyan, içine kapalı bir kız. Dışarı çıktığı günlerde de ya hastaneye ya da kilisenin altındaki Destek Grubuna gider.

Hazel Grace’in genç, güzel  ve Natalie Portman’a(Kitaptaki benzetme) benzeyen bir dış görünüşü var. Artık vücudunun bir parçası olmuş çekçeki yanında ayırmıyor. Çekçek, oksijen tüpünü koyduğu bir tür tekerlekli alet. İlahi kitaba en yakın gördüğü Görkemli Izdırap adlı kitabı sürekli okuyan bir tür psikopat kitap kurdu.

Destek grubunun sıradan bir toplantısına katılmak için toplanma yerine geldiğine yeni çocuğu fark eder. Sürekli kendisine bakmasından biraz rahatsızda olsa da, kendisi de karşı saldırı olarak ona bakmaya başlar. Destek grubunda küçük tanışmanın ardından yeni çocuğu tanımaya başlar, tabi bizde. Yeni çocuk deyince aklımıza, klasikleşmiş kötü çocuk algısı oluşmasın çünkü bu yeni çocuk, Augustus Waters. Kanser belirtisi artık olmayan, şanslı gençlerden biri ama yine de kendi çapında sorunları olan eğlenceli ve daha da önemlisi standart karakter olmayan biri. Metaforları bunun en büyük kanıtı.

Bu iki karakter arasındaki ilişki çok hızlı, ama bir o kadar da sempatik bir şekilde gelişiyor. Sebebi, zaman kaygılarının çok fazla olması diyebiliriz. Çünkü yarının garantisi onlar için yok. Hazel, akşamları çok şiddetli baş ağrıları ile uyanabilir, Augustus ise kanser belirtisi tekrar ortaya çıkabilir.

"Kendin olmakla o kadar meşgulsün ki ne kadar emsalsiz olduğuna dair hiçbir fikrin yok."
Evet, kitap bu iki kanser olan gencin romantik ilişkilerini anlatsa da, kitabı ön plana çıkaran özelliğin karakterlerin hayatlara bakış açıları olması. Bazen kabullenmeleri, bazense küçük ihtimallerin gerçekleşmesi halinde sinirlenmeleri. Duygulara dokunan düşünceleri, ister istemez sizinde düşünmenize ve hayat hakkında kafa patlatmamıza neden oluyor. Bir de yazarın kalitesi var. Kitabı yavaşlatacak sahneleri anlatmıyor, bir iki kelime ile geçiyor. Kelimelerin gücünün kullanabilen yazarlardan olan John Green kelimeler ile oynayıp, size yeni bakış açıları kazandırıyor.
"Ah Hazel Grace, hiç sorun değil. Kalbimin senin tarafından kırılması bir onur olurdu."
Sadece dramatik bir aşk hikayesi olarak algılamak çok yanlış olacaktır. İşin gerçek boyutu da var. Bence kitaptan alınacak ilk ders bu olmalı. Yaygın hastalıklardan kanser, duyduğumuz ve duymadığımız bir çok türü var. Hazel ile Augustus’tan ilk öğrendiğim ders, gerçek hayatta kanser ile savaşanlara olan tepkilerimiz. Bakışlar, sessiz konuşmaların onları rahatsız etmesi oldu. Anlayış göstermek ve normal olduklarını hissetmeleri gerekli. (Bence)


Her açıdan inanılmaz kaliteli bir kitap. Mutlaka okumalısınız. Hazel ve Augustus'un sizlere katacağı çok şey var. İyi Okumalar.
                

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Jaguar Taşarı-2 Kitap Özeti

Jaguar Taşları-4 Kitap Özeti

Jaguar Taşları-1 Kitap Özeti